28 Haziran 2017 – Adalette Darbeyi Görmedim

Bu haftaki başlık biraz karışık, izah gerektiriyor. HDP eşbaşkanı Selahattin DEMİRTAŞ’ın, Gezi olaylarına ilişkin “Gezi’de darbeyi gördüm!” beyanını hatırlamayaınız yoktur. (Gerçi hatırlamak istemeyenler oldukça fazla da neyse) Nedense bu sefer, Adalet Yürüyüşü için aynı yorum yapılmadı çok şükür. HDP’lilerin; uzun süren flörtleşmenin akabinde, Adalet yürüyüşüne katılacakları bilgisi sızdı. Sızdıran, HDP’ye yakınlığı ile bilinen, beim ise ilk kez duyduğum “Dihaber” isimli haber sitesi. Sızan bilgi ise, HDP’lilerin KILIÇDAROĞLU’nu Kocaeli/İzmit-Kandıra Sapağında karşılayacakları yönünde.

Gelelim HDP’nin bu destek kararının olası sonuçlarına. Çoğu CHP’li, bu katılımın faydadan çok zarar getireceği görüşünde. Sebebi ise malumunuz; HDP ile PKK arasındaki bir türlü koparılmayan ya da koparılamayan bağlar. Dolayısıyla iktidar; evet yanlış duymadınız, Nevruz’da APO’nun mektubunu Diyarbakırda milyonlara okutan, Habur’da düğün dernekle PKK’lıları karşılayıp, çadır mahkemelerinde aklayan, Oslo ve Dolmabahçe görüşmeleri ile PKK ile pazarlığa oturan iktidar, yürüyüşü değersizleştirmek için yürüyüşün terör örgütlerince desteklendiğini, örgütlerin ekmeğine yağ sürdüğünü iddia edecektir. Ali demişti dersiniz.

Yukarıda da izah ettiği üzere, CHP’lilerin, korkusu yersiz. Zira bakış açısı değişecek olanlar zaten “nerden sebep bulsam da destekemesem” kafasındalar. Eyleme karşı olanlar da “nerden bir fırsat bulsam da eylemi yıpratsam” derdindeler yani yürüyüştekilere kitap inse ya da Kılıçdaroğlu göğe yükselse, “kesin ip var” diyecek tıyniyettler. Çok da takılmamak lazım.

Asıl çekinilmesi gereken konu ise, yürüyüşe terör örgütü sempatizanları katıldı gerekçesiyle daha doğrusu bahanesiyle müdehale olması. Bu iktidarın oynayabileceği bir kumar. Bu tarz bir müdahele ile; Kılıçdaroğlu’nu İstanbul’da milyonların karşılamasının önüne geçilebileceği gibi, Kılıçdaroğlu’nu, diğer partilerin her fırsatta uyguladıkları klasik mağdur edebiyatı taktiğiyle kahraman haline de getirebilir. Tam iki ucu ballı değnek örneği işte.

Gelelim diğer bir meseleye. HDP’liler hatılma kararını zor vermiş olmalılar, zira yürüyüşün başından beri CHP’nin sıra kendisine geldiği için yürüdüğü yönünde eleştiriler vardı. Gerçekten de durum bu aynı zamanda. Fakat geçen haftaki yazımda da belirttiği üzere, bu durum bahane edilmemeli ve geç de olsa başlayan bu eylem desteklenmeliydi. Bu fikrimin kabul gördüğünü, daha doğrusu yanlış düşünmediğimi görmek beni sevindirdi açıkçası. Fakat bu destek kararınına ilişkin son bir uyarım ve öngörüm daha olacak. HDP yarın öbür gün resmi olarak destek açıklaması yaptığında, bunu parti açıklaması olarak yapmamalı. Kılıçdaroğlu’nun da tercih ettiği üzere, bireysel olarak yapılmalı, yoksa Kılıçdaroğlu’nun sakındığı partiler-üstü olma çabası ziyan edilmiş olacak.

Sonuçları hala kabul etmiyorsam da, bu tarz bir birlik aynı zamanda 2019 yılındaki başkanlık seçimlerinin bir provası aynı zamanda. Dolayısıyla hiç bir gerekçe ileri sürülmeden, bu eylem desteklenmelidir. Bu destekleme ise, HDP ile sınırlı kalmamalı ve sağ sol farketmeksizin diğer bütün siyasi partilere hatta STKlara sirayet etmelidir. İşte o zaman Adalet Yürüyüşü tam anlamıyla etkin olacaktır.