2008 yılı, fakültedeyiz… Hocamız Anayasaki değiştirilemez maddeleri anlatıyor. Sonra hepimizi kilitleyen ve hala net bir cevabı olmayan bir soru soruyo:. Değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez “Laik devlet”in içi, Anayasanın değiştirilebilir başka bir maddesine “Ülkenin resmi dini islamdır.” ifadesinin eklenmesiyle boşaltılırsa ne olur? Cevabını anlatmayacağım ama o zamanlar bu kadar gizli ve kurnaz tekniklerle yürüyordu hukukun katli. Nerde o eski günler…
15 Temmuzdan sonra, OHAL KHK’larıyla yapılması Anayasa gereği mümkün olmayan onlarca idari işlem tesis edildi. Oysa Anayasa açık bir şekilde OHAL KHK’larının “OHAL süresince ve OHAL’in gerektirdiği konularda” çıkarılması gerektiğini vurgulayarak, geçici tedbir hükümleri içermesi gerektiğine işaret ediyordu. Öyle olmadı. Anayasa açıkça çiğnenerek, OHAL’den sonra bile geçerli olacak şekilde ihraçlar, mal varlığına el koymalar, dernek ve vakıfların faaliyetlerine son vermeler gerçekleşti. Yargı camiası ise sadece ismi OHAL KHK’sı olan ve Anayasa gereği kendiliğinden geçersiz olan bu KHK’ları, yine Anayasa’daki “OHAL KHK’larının yargısal denetime tabi olmaması” hükmüne sığınarak denetlemekten imtina edip, deyim yerindeyse başlarına bela almak istemediler. Oysa söz konusu metinler incelendiğinde, onların zaten OHAL KHK’sı olmadığı, dolayısıyla yargısal denetime tabi olacağı anlaşılacaktı.
Şimdi ise yine hakimlerden oluşan bir kurul (YSK), açık kanun hükmünü yok sayarak hareket etmekte ve yine Anayasa’da yer alan “YSK kararlarına karşı yargı yoluna başvurulamaz” hükmünü suistimal ederek “yok hükmünde” bir YSK kararını geçerli kabul ettirme çabası göstermektedir. Çok da bir şey değişmemiş gördüğünüz üzere.
Hukukta “yok hükmünde” olmanın karşılığı; aslında hiç varolmamış olma, başından itibaren geçersiz sayılma şeklindedir. Yani yok hükmünde olan bir karar, hiç bir işleme gerek kalmaksızın kendiliğinden geçersizdir. Bu, hukuk devletinin o kadar doğal bir sonucudur ki, ne Anayasa’da ne de herhangi bir mevzuatta yazılı olmasına gerek dahi görülmemiştir. Şöyle örneklendireyim; tapu memurunun otomobil satışı yapması ne kadar geçerlidir? Geçersizliğin, mahkeme yada başka bir kurum tarafından tescillenmesine gerek var mıdır? Bu işlemin geçersiz kabul edileceğine ilişkin kanunda hüküm yer almasına lüzum var mıdır?
Gelelim YSK’nın sandık kurulu mührü bulunmayan oy pusulalarını geçersiz sayan kararının neden yok hükmünde olduğuna. Bu varlığı bile tartışmalı kararın yok hükmünde olmasın sebebi kanuna açıkça aykırı olması. Milli iradenin yansıması olan Meclisin hazırlayıp, Cumhurbaşkanının Resmi Gazetede yayınlamasıyla yürürlük kazanan kanun hükmü, açık bir şekilde bu oyları geçersiz kabul ediyorken; atanmışlardan oluşan ve yasa yapma yetkisi bulunmayan bir kurum tarafından bu kanun hükmü görmezden gelinerek bu oylar geçerli kabul edilmiştir. YSK’nın kanuna aykırı karar verebilme yetkisi bulunmamaktadır. Ancak ve ancak kanunun kendisine hareket alanı sağladığı husularda takdir yetkisi kullanabilir, burada da yine kanunla bağlıdır. Dolayısıyla kanun yapma yetkisi bulunmadığı halde bir kanun hükmünü ortadan kaldırırcasına karar tesis eden YSK’nın bu kararı yok hükmündedir. Geçersizliğinin mahkeme yada başka bir kurum tarafından tescillenmesine gerek yoktur.
Açık hukuksuzluk ve oldu bittiye getirilmek suretiyle, ülkenin yönetim sistemini temelden değiştiren bu Anayasa değişikliğinin geçerli kabul edilmesi, Uluslararası hukukta da yok hükmündedir. Zaten diplomatik sonuçlarını hem AGİT raporundan, hem bir türlü gelmek bilmeyen tebrik telefonlarından, hem de nedense medyamıza bir türlü yansımayan ülke sözcülerinin açıklamalarından görüyoruz.
Bir hukukçu olarak ve tamamiyle siyasi saiklerden uzak olarak, referandumun meşru olmadığını ve tekrarlanması gerektiğini, söz konusu YSK kararı ile ilgili olarak da Uluslararası Sözleşmeler çerçevesinde gerekli başvuruları da yapmak suretiyle yukarıda izah ettiğim açık hukuksuzlukları her platforma hukuk çerçevesinde taşımakta tereddüt edilmemesi gerektiğini açıkça söyleyebilirim. Aksi takdirde ülkenin her organı yarın öbürgün Anayasadan diğer mevzuata her kanunu çiğneyebilecek hakkı kendisinde hiç çekinmeden görebilecektir.