Belki de güzel bir hayalden ibaret ama Pazartesi günü Suriye’de kalıcı ateşkesin ve siyasi çözümün sağlanabilmesi adına Kazakistan/Astana’da yapılan ve İran, Rusya ve Türkiye’nin garantörlüğünü yürüttüğü görüşmelere bütün davetlere rağmen Trump’lı ABD katılmamayı tercih etti. Çiçeği burnunda başkan belki “bekle ve gör” stratejisinin meyvelerini toplama derdinde, belki de gerçekten seçim propagandasında sürekli vurguladığı gibi Amerika’nın sorunlarını çözmeden Ortadoğu üzerine çok düşmeme derdinde. Sonuç itibariyle seçilmiş/meşru Esad hükümeti ile muhalifler arasındaki görüşmelerde şimdilik ABD’nin sözü geçmiyor. Yani gerçekten de gbelkide geçici de olsa bir ABD’siz Ortadoğu izliyoruz şu an.
Trump’a çok sancılı bir dış politika ortamı yaratıldığı ortada. Obama’nın Rus diplomatlarını istenmeyen adam etmek suretiyle giderayak ABD-Rusya gerginliği çıkarma çalışmaları Putin’in soğukkanlılığı sayesinde atlatılmış durumda. Rusya’nın sert bir karşı hamlesi ile Trump’ın bir Rusya krizi ile karşılaşması oldukça olasıydı yoksa. Akabinde Amerikan dış politika gereği olarak Trump’ın Rusya’ya cephe alması için CIA kaynak gösterilerek seçimlere Rusya’nın müdahale ettiği iddiası ortaya atıldı. Bu adım; CIA’i karşına almak istemeyeceği düşünülen Trump’ın, bu sefer CIA’in faaliyetlerine ses çıkarmaması için atılmıştı. İşe yarayıp yaramadığını ise zaman gösterecek.
Trump başkanlık koltuğuna oturana kadar, IŞİD ve diğer silahlı muhalif unsurlar ile selefi Obama (ve Clinton) gibi ikiyüzlü davranmamış, ABD’nin Ortadoğudaki kanlı oyunlarını yer yer ifşa etmişti. Başkanlık koltuğuna oturduktan sonra ise kendi politikalarının yerini, ABD’nin “Devlet Politikaları”nın alıp almayacağı henüz belli değil. Ama Astana görüşmelerine, yapılan onca çağrıya rağmen katınılmaması da bir şeylere işaret ediyor olabilir, zaman gösterecek.
Bütün bu yorumlamalar Trump’lı ABD’den medet umduğum ve de medet umulması gerektiği analamına gelmesin. ABD “muz cumhuriyeti” olmadığından oradaki devlet politikalarının seçilen tek bir kişi tarafından bastırılması veyahut değiştirilmesi zor görünüyor. Ama Trump’ın Amerikan çizgisinden her çıkışının, Ortadoğuda bir şeylerin düzelmesine sebep olmasa da bir şeylerin bozulmasına engel olacağı unutulmamalıdır. Yine akıllardan çıkmaması gereken önemli şeylerden biri de, daha önce siyasi veya askeri bir geçmişi olmayan Trump’ın tutumunun tahmin edilebilir olmaması.
Ortadoğuda at koşturmaktan ziyade kendi iç meseleleriyle ilgilenen bir ABD; aynı zamanda bölgede Rusya-Çin-İran etkisinin hissedileceği anlamına geliyor. Bize de büyük bir memnunyetle “şimdi İsrail ve Suudiler düşünsün” demek düşüyor.
Irak ve Suriye’de bağımsızlık için ABD’den el bekleyen Kürt yönetimlerinden, İran devrim muhafızlarının Irak, Suriye ve Yemen’de özgürce top koşturmasından ve ülkedeki mutlak monarşinin yıkılmasından korkan Suudlara; Trump tarafından gelmiş geçmiş en kötü anlaşma ilan edilen ABD ile İran arasında imzalanan ve ilişkileri düzelten nükleer anlaşmanın bozulacağından korkan İran’dan, sınırında bağımsız Kürt devletleri görmek istemeyen ve ABD müttefiği olduğu halde bir diğer ABD müttefiki olan Kürt milislerle silahlı mücadeleye girmek zorunda kalan Türkiye’ye kadar Ortadoğudaki her ülkenin Trump’ın ağzının içine baktığı aşikar. Temennimiz bu boşluğun; Trump ve ABD kendine gelmene kadar, Rusya tarafından bir an önce değerlendirilmesi. Hakkımızda hayırlısı…