25 Nisan 2018 – Neden Baskın Seçim

Normalde bu haftaki yazımı, hukuken İYİ Partinin seçime girip giremeyeceğine ayırmayı düşünüyordum. Ancak CHP’nin sürpriz hamlesi ile bu tartışma sona erdiğine göre, daha önemli bir meseleyi ele alabiliriz. Neden baskın seçim?

Aslında bunun bir çok sebebi var. Ancak bunların medyatik olan bir kısmı sürekli dillendirildiği halde, bir kısmı komplo teorisi boyutunda kalarak henüz daha hiç konuşulmadı. Sürekli konuşulanları kısaca hatırlatıp, bir an önce hiç kdeğinilmeyenlere geçelim.

Evet cumhur ittifakı ve bilhassa MHP, İYİ Parti’nin anket sonuçlarına yansıyan yükselişinden endişeliler. Kendileri de yaşıyor oldukları oy kaybının farkındalar. Zira basının ve medyanın sır gibi sakladığı bir kaç mitingte Genel Başkan T. ERDOĞAN’ın yuhalandığı iddiaları mevcut. Yine parti içi çatlak sesler, özellikle istifa ettirilen belediye başkanları ve Saadet Partisine geçebileceği iddia edilen ve sayıları 50’ye ulaşan AKP’li vekil meselesi, 2019 seçimlerine daha da zayıflayarak girmek istemeyen AKP’yi erken seçime itmiş gibi görünüyor. Çok sık bahsedilmese de en önemli sebep ekonomideki kötü gidişatın, seçimlere kadar “iktidar süpürücü” seviyeye ulaşması tabi.

Gelelim hiç değinilmeyen baskın seçim sebeplerine… MHP’nin bu seçimi sadece AKP’nin danışıklı dövüşü sonucu istediğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. MHP de bu seçimin erken olmasından yana, zira barajın altına doğru hızla eriyen oyları, 2019 da ittifak ortağı AKP tarafından işlevsiz yada ayak bağı olarak görülmesine yol açabilir, bu da ititfağın dışına itilmesi ve türk siyasi tarihinden silinmesi anlamına gelir.

MHP’nin baskın seçim talep etmesinin diğer bir sebebi de, 2019’a kadar İYİ Parti ile arasındaki oy makasının daha fazla açılmasından korkması. Muamazakar (muazamakar?) miliyetçi tabanın, daha güçlü olan partiye oy vereceği ortada. İşte bu seçmene, baraj sıkıntısı olmayan ve kadroları yeni olan güçlü bir İYİ Parti’nin, ittifaksız barajı geçemeyen bir MHP’den daha cazip geleceği aşikar. Korku biraz da bu yüzden.

Peki AKP neden erken seçim ihtimalini o kadar reddedip de hatta daha ileri varıp, talep edenleri vatan hainliği ile eş değer tutan açıklamalardan sonra baskın seçime gitti dersiniz? Son seçim mevzuatı değişikliğiyle sandıkların korunması gerektiğini daha da fazla hisseden ve buna yönelik ilçe bazında örgütlenmeye çalışan muhalefet partilerinin vaktini daraltmak desem? Ya da kurulduğu günden bu yana ilk kez kendi tabanına hükmedecek güçlü bir aday (Temel KARAMOLLAOĞLU) ve partinin (Saadet Partisi) ağır muhalefetine maruz kalması ve artık alternatifsiz olmadığını görmesi desem? Belki de parlementer rejimi isteyenlerin destekleyeceklerini hep bir ağızdan söyledikleri 2. tura kalan muhalefet adayıyla aradaki fark mühürsüz oylarla kapatılamayacağı anlaşılıyordur anketlerden kim bilir?

Sonuç olarak baskın seçim kararından çıkarmamız gereken en önemli sonuç şu; ekonomi 2019’a kadar dayanamayacak. Umarım Ali Beyaz demişti demezsiniz…