23 Ağustos 2017 – Kasetle Gelen Kasetle Gider

Tarih 10 Nisan 2017… Referanduma 1 haftadan az kalmış. Sayın Cumhurbaşkanımız ERDOĞAN, Çorum’da katıldığı bir Evet mitinginde, KILIÇDAROĞLU’nu kastederek yukarıda başlıkta belirttiğim cümleleri kuruyor: “Kasetle geldin kasetle gideceksin”

Tarih 17 Haziran 2017… Türkiye İhracatçılar Meclisinde konuşan Sayın Cumhurbaşkanımız ERDOĞAN, (Adalet Yürüyüşü dolayısıyla KILIÇDAROĞLU’nu kastederek) “Yargı yarın sizi de davet ederse şaşmayın” diyor.

Tarih 13 Ağustos 2017… Sayın Cumhurbaşkanımız ERDOĞAN, partisinin Antalya İl Dayanışma toplantısısında şu cümleyi kuruyor: (CHP’li tutuklu vekil Enis BERBEROĞLU’nu kastederek) “İçerde olan zat ile, KILIÇDAROĞLU’nun bağlantısı çıkarsa şaşmayın”

Malum gündemde tartışılan, belki de tartışılarak kitlelerin alışıp duyarsızlaşması beklenen bir konu KILIÇDAROĞLU’nun tutuklanma ihtimali. Bu söylemlerden sonra gündemde olmaması anormal olurdu zaten.

Olur mu öyle şey canım olmaz demeyin, zira Meclisteki 3. büyük parti olan HDP’nin Genel Başkanı (Eş Başkanı) Selahattin DEMİRTAŞ sessiz sedasız götürüleli bir hayli zaman oldu. Ve kimse bir şey yapmadı.

Şimdi geçmişe dönüp, bütün bunlara sebep olan dokunulmazlıkların kaldırılması hadisesinde, kaleme aldığım* CHP ve KILIÇDAROĞLU’nun yaptığı hatalara tekrar değinmek istemiyorum zira olan oldu zaten. Değinilmesi gereken husus ise bu ihtimal gerçekten gerçekleşirse ne olacağı?

KILIÇDAROĞLU tutuklanırsa içerde bir şey olmayabilir. CHP’nin bu konuda parti olarak alabileceği bir risk ve inisiyatifle belki 2. bir Gezi Direnişi söz konusu olabilir, bilemiyorum. Belki de OHAL’in de etkisiyle çekinen vatandaş, sessiz kalmayı tercih edebilir. Zira Türk Siyasi Tarihinde siyasi parti liderleri çok kere tutuklanmış, taban ise buna sessiz kalmayı tercih etmiştir.

KILIÇDAROĞLU tutuklanırsa dışarda yani Uluslararası Arenada neler olur peki? Ben söyleyeyim hemen. Yabancı yatırımcı arkasına bakmadan topuklayacaktır evvela. Bununla birlikte; Türk Demokrasisinin yaşayacağı itibar kaybı ve uğrayabileceğimiz diplomatik ve ekonomik yaptırımlar sonucu fırlayan dövizin yaratacağı devalüasyon; dövizle hammade ve enerji ithal eden, ekonomisi sürekli açık veren ve günden güne dış borcu artan ülkemizi iflaslar, intiharlar, dramlar ülkesine çevirecektir. BM ve Avrupa Konseyi gibi Uluslararası örgütlerden çıkarılma ya da bu örgütler tarafından otoriter rejim muamelesi görme ihtimalleri de ne yazık ki bir hayli yüksek. Zaten komşularından yana sıkıntı yaşayan memleketin mütteffiklerini tek tek kaybetmesi olası.

Sözlerimi sadece gençlerin ve genç kalabilenlerin anlayabileceği bir mottoyla bitirmek istiyorum: “Ortamlarda yargı kararıdır dersin kim bilecek”

  • Ayna Gazetesinde yayınlanan 20 Nisan 2016 tarihli yazım için: www.avalibeyaz.com/web/gazete-yazilari/samandag-ayna-gazetesi/milletvekili-dokunulmazliklari