Malum, OHAL’in ilanıyla bu hafta fazladan bir yazı daha yazma gereği duydum. Herşeyden önce aklımı kurcalayan; darbe olsaydı da OHAL ilan edilecekti, darbe başarıyla savuşturuldu yine OHAL ilan edildi. Acaba bir darbeden kurtulduk derken… Neyse OHAL’de yazdıklarımız bile sakıncalı diyerek, OHAL’in neden ilan edilip, kimlere ne fayda sağladığından çok biz sıradan vatandaşa ne gibi yükümlülükler ve sıkıntılar getireceğine değineceğim.
Öncelikle OHAL süresince Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu “olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda” herhangi bir kısıtlama yada usule bağlı olmaksızın Kanun Hükmünde Kararname çıkarabilir. Çıkarılan bu kararname adı üzerinde “Kanun Hükmünde” Yani Meclisin en önemli yetkisi olan kanun çıkarma yetkisi, geçici bir süreliğine tamamı iktidardan partisinin mensuplarından oluşan Bakanlar Kuruluna devrediliyor. Zaten Meclisteykende durum aynı dediğinizi duyar gibiyim, malum mecliste de çoğunluğu dolayısıyla iktidar partisi istediği kanunu ışık hızıyla geçirebiliyordu. Fakat işbu kanunların iptali için Anayasa Mahkemesine iptal davası açma olanağı varken, OHAL Kanun Hükmünde Kararnameleri ile ilgili Anayasa Mahkemesine dava açma imkanı bulunmamakta. Yani iktidar partisi ne derse o, hiçbir şekilde denetletme yada eleştirme imkanı olmayacak mecliste grubu bulunan muhalefet partilerinin. Ne güzel Demokrasi değil mi?
Gelelim bir diğer duruma, gözaltında kalma süresine. Basit bile olsa bir suçtan dolayı gözaltına alındınız. Normal şartlar altında gözaltında kalmanız gereken süre duruma göre 24 la 96 saatler arasında iken, OHAL ile dilenildiği kadar gözaltında tutulabileceksiniz. Ne güzel değil mi?
Bir de kolluğun yani polis, jandarma hatta özel güvenliğin “vur yetkisi” var OHAL ile alakalı. Bu kimseler görevlerini yerlerine getirirlerken kanunda silah kullanılmasını gerektiren durumlarda doğrudan silah kullanma yetkisine sahipler. Üstelik haksız yere silah kullansalar bile tutuksuz yargılanıyorlar. Valla kolluk olasım geldi.
Bu arada kimliklerimiz yanımızda taşımayı unutmuyoruz dostlar. Zira kimlik tespiti ile ilgili sıkıntı yaşlamanız halinde 1 aydan 6 aya hapis cezası tehditi ile karşı karşıyayız. Evde unuttum, işyerinde kaldı vs yok ona göre.
Bir iyi haber de derneklerimize. Derneklerin faaliyetleri, “her dernek hakkında ayrı karar almak ve 3 ayı geçmemek üzere” kısıtlanabilecek. Hadi yine iyisiniz köftehorlar. Kurtuldunuz imza peşinde koşmaktan, kurul toplamaktan.
Tabi en önemli yasaklardan biri de; açık kapalı farketmeksizin yapılacak her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasaklanabilecek, yasaklanmasa bile gözetim altında tutulup gerektiğinde dağıtılabilecek. Pekamon oynayanlar için kötü haber, fakındayım 🙁
Tiyatrolar, sinemalar yasaklanabilecek. Gazete, dergi ve interneti söylemiyorum bile. Ohh biraz daha demokrasi verin lütfen, iyi geldi.
Sokağa çıkışlar bile çok kolay bir şekilde yasaklanabilecek.
Silahların taşınması, bulundurulması vs hepsi hakkında “ruhsatınız olsa dahi” inisiyatif Bakanlar Kurulunda olacak.
Bir de yurtdışına çıkışlar ve ülkeye dönüşler var. Ülkeye dönüşler için şimdilik herhangi bir sıkıntı yok. Tabi bu durum ileride çıkarılabilecek bir Kanun Hükmünde Kararname ile değişebilir, bilemiyorum. Yurtdışına çıkışlar ise biraz komplike. Gri ve Yeşil pasaportlular yurtdışına çıkamazken (devlet memuru olmadığı halde yeşil pasaportu bulunanların durumundan emin değilim), diğer pasaprt türleri için ise bir sıkıntı yok. Tabi şimdilik durum bu. Yarın bir Kanun Hükmünde Kararname ile herşey altüst olabilir tabi.
Şimdilik aklıma gelen kısıtlamalar bunlar ama illa daha da vardır. Umarım bütün bu yetkiler sadece paralelcilerin devlet kadrolarından temizlenmeleri için kullanılırlar. Tabi gönül isterdi ki, sorunun kaynağına inilerek bu kadrolaşmaları sağlayanlar yada bu kadrolaşmalara göz yumanlar da bedel ödesin ama nerde…