20 Ocak 2016 – HGS Cezaları

Biliyorsunuz bu sıralar ülke gündemi oldukça yoğun. Beyaz’ın ikinci bir Güner ÜMİT’e dönüşmesi, Avrupanın mülteci anlaşmasıyla ilgili ilk kazığı atması, Güneydoğuda yaşanan olaylar, aydın kanıyla duş almak isteyen vatanperver (!) şahsiyetler, -katılmasam da- sırf bir bildiri imzaladılar diye göz altına alınan bilim insanları ve onları eleştiren Ankarakolik muhtarlar vs… Aslında vatandaşı olmasan komik ve eğlenceli bir ülke.

Bu hafta güzel ülkemin yeni icatlarından biri olan HGS’nin vatandaş üzerindeki derin etkilerine değineceğim. Halkımız arabalara oldukça düşkün, biliyorsunuz. Azımsanamayacak kadar fazla insanımız da nakliyecilikle uğraşıyor. Hem birkaç kez kulağıma gelmesi sebebiye meraklanarak hem de Hatay Barosu Tüketici Hakları Komisyonu üyesi olmam sebebiyle işin peşine düştüm. Ben bu yazıyı kaleme alırken hökümet de boş durmadı mevzuatta -inanamayacaksınız ama- vatandaş lehine düzenlemeler yaptı. Vatandaş lehine dediğim de aşağıda göreceğiniz üzere, artık en uzun mesafenin 10 katını değil “aracın gittiği mesafenin 10 katını” ödeyeceğiz. Ne mutlu 🙂

Biliyorsunuz, HGS gişesinden gerekli aparat bulunmaksızın veyahut aparatta yeterli miktar bakiye bulunmaksızın gişeden geçtiğinizde ya da bu aparat ve/veya plakanız gişe tarafından okunmadığında ya da yanlış gişeden geçmenizden ötürü “bulunduğunuz otoyolun en uzun mesafesine ait ücret ve bu ücretin 10 katına kadar” para cezası kesiliyor adınıza. Hem de size bu geçişleriniz hakkında hiçbir şekilde bildirimde bulunulup 15 günlük yasal sürede herhangi bir ceza ödememeniz için ödeme yapabileceğiniz hatırlatılmadan. Sözde vergilerimiz hatta deprem vergileriyle yapılan ve 1 numaralı siyasi propaganda araçlarımızdan olan duble yollardan bu şekilde de para kazanmayı bulmuş güzel devletimiz.

Neyseki oranı belli olmamakla birlikte cezaların 10 kattan 1 kata indirildiği haberleri, henüz herhangi bir yasal dayanak bulamasam da geçtiğimiz Cuma günü ana-akım medyada yer aldı. Bugün yarın ilgili mevzuat hükmünün değiştirildiğine dair kanun değişikliğini resmi gazetede görürüz sanıyorsam. Gerçi Başbakan GSS Prim borcunu da silip Kasımdan itibaren almayacağız demişti ama. Fakat HGS ile ilgili asıl mesele; ceza oranlarının yüksekliğinden çok, cezanın haksız yere kesilmesi.

Aracın ön camına yerleştirilen aparatın çalışmaması, ön camın kirli olması, plakanın vidalar veya tozdan okunamaması halinde aparatınızda bakiye olsa dahi sistem sizi “kaçak” geçmiş olarak algılıyor ve hemen cezayı kilitliyor. Bu durumu PTT’den alınan geçtiğiniz istasyonları gösterir evraktan tespit edebiliyorsunuz.

Hakkınızı arama süreci yani tarafınıza tebliğ edilen cezaya itiraz süreci de oldukça sancılı. Evvela haksız yere kesilen cezaları tespit etmeniz gerekiyor. PTT’den alınan evraktan aparatın okunmama veya yeterli bakiye olmama durumlarını değerlendirdikten sonra, sıra başvuru yapmaya geliyor ki en sıkıntılı süreç bu. Tarafınıza tebliğ edilen ceza Ankara adresli ilgili idareden kesiliyor. İtiraz başvurusunu Samandağ’ından mı yapacağınız, yoksa Ankaradan mı yapılacağı, yoksa kaçak geçtiğiniz varsayılan gişenin bulunduğu il veya ilçede mi yapacağınız, eğer birden fazla farklı otobanda haksız cezaya maruz bırakılmışsanız her il veya ilede ayrı ayrı mı başvuru yapılması gerektiği belirsiz. İtiraz sürecinde söz konusu cezanın ödenmesinin gerekip gerekmediği de bu şekilde. Yapmış olduğunuz itirazın ne zaman neticeleneceği, haklı veya haksız görülmeniz halinde size olacak maliyeti vesaire hepsi profesyonel destek gerektiren, vatandaşın altından tek başına zor kalkabileceği bürokratik işlemler. Kaldı ki işin açığı hukuk dünyası da avukatından mahkemesine henüz bu davalara pek de hazır görünmüyor.

Allah hiç bir gelişmiş ülkede göremeyeceğiniz bu kadar teknik ve meşakkatli meselelerle zihnimizi, bilgi dağarcığımızı geliştiren devletimize zeval vermesin ne diyelim başka.