Son görüşmemizden bu yana AKP-CHP koaliyon görüşmeleri olumsuz sonuçlandı. Daha doğrusu zaten koalisyon görüşülmemiş. Akabinde geçtiğimiz pazartesi AKP-MHP de öylesine bir araya geldiler. Bu görüşmeden de cumhurbaşkanının istediği çıktı. Büyük ihtimalle önümüzde tarihi belli olmayan bir seçim bizi bekliyor.
Geçen haftaki yazımda CHP liderinin “Berkin’in annesine ne deriz” dediği halde AKP ile görüşmesine sitem etmiştim. Düşündüm de haksızlık etmiş olabilirim. Amacın; AKP’nin kendileriyle koalisyon kurmayacağını bildiklerinden “biz yapıcıydık, masadan kalkan biz olmadık” mesajı vermek olabileceği, ne yalan söyleyeyim aklımın ucundan dahi geçmedi.
Hatırlarsanız, 20/05/2015 tarihli Cumhurbaşkanının hukuki niteliği üzerine yazmış olduğum, Ayna Gazetesinde yayımlanan ilk yazımda; “sistemin süper bir lider için yetersiz kaldığı” vurgusu yaratılmak istendiğine değinmiştim. Sağolsun ilk ağızdan bu iddiam kabul gördü. Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı; kendisinin halkoyuyla seçildiğini vurgulayarak “Türkiyenin yönetim sistemi fiilen değişmiştir” demek suretiyle anayasal sınırların kendisine dar geldiğini açıkça ikrar etti. Oysa zaten sınır tanınmıyordu.
Tabi bütün bunlar olurken hala günübirlik şehit vermekteyiz. Ben ise hala HDP’nin kendi ayağına sıkıp sıkmaması hususunda tereddütteyim hala.
Ülke siyaseti bir yana dursun, bir haftadır Evvel Temmuz tartışmalarını merakla ve hayretle takip ediyorum. 25 yaşında Samandağlı bir genç olarak; Samandağ gençliğinin bu konu üzerindeki fikriyatlarına ses olmak isterim. İşsiziz abiler, bir çoğumuz üniversite bitirdik ama hala işsiziz. Ya baba eline bakarak yaşıyoruz; yada kendi cemaatimizden, kendi memleketimizden bir işveren; asgari ücretin altında ve sigortasız olarak günde en az 12 saat iliğimizi sömürüyor. Ya Arabistana, arap çöllerine vuruyoruz kendimizi; yada göç ediyoruz diğer illere insan onuruna yakışır şekilde kazanmak, yaşamak için. Tabi ki kültürümüze sahip çıkmalıyız ama dilimiz Arapçayı öğrenmek karnımızı doyurmuyor. Ucundan hayata dahil olmaya çalışırken, günlük 25 TL yevmiye ile çalışırken yani yaşama derdindeyken kültürümüzü korumamızın beklenmesi tam anlamıyla halden bilmezliktir. Aslında asimile olmuyoruz, asimile ediyorsunuz. Kabesi insan olan inancımız ve kültürümüz; Arapça bilmediğimiz için bizim yüzümüzden mi; yoksa gözünü para bürümüş patronlarımız, birlik olamayan siyasetçilerimiz, toprak zengini olup insana yatırım yapmak yerine hala toprağa yatırım yapmayı terih eden köylümüz, hergün ufak çapta bir servet dökerek lüküs düğünler yapanlar yüzünden mi zedeleniyor varın siz karar verin.
Bırakın bir bayramı bayram diye yaşayalım, kaynağı ne aidiyeti kime ait olursa olsun. Bırakın hayatta kalmaya çalışıyorken arapça bilmeyelim. Ve bırakın yapay sorunları, gerçek sorunlarımızı; geleceğiniz çocuklarınızın sorunlarını anlamaya çalışın.