18 Mayıs 2016 – Gereğinden Fazla İlerleyip Gözden Kaybolan İleri Demokrasi

Malumunuz, devlet erkanı sürekli ileri demokrasiden söz etmekteler. Nedense hayatın hiçbir yerinde hissedemediğimiz bu demokrasiyi, Avrupa Birliği de hissetmemiş olacak ki, vizesiz geçişlerin bir türlü sağlanamaması konusunda yasalarımızın (bilhassa teröre ilişkin olanların) oldukça sıkıntılı olduğu gerekçe gösterilmiş.

Yasa demişken; bir yasa düşünün varoluş amacı dahil bütün içeriğiyle kendisinden üstün olan Anayasaya aykırı olsun. Aslında sıkıntı; bu yasanın Anayasa aykırı olması değil, idarecilerin ısrarla Anayasayı görmezden gelip bu yasayı uygulamaya çalışması. Evet, Anayasa vatandaşa“önceden izin almadan ve bildirimde bulunmadan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme” hakkını vermişken, bu hakkı gaspeden çağdışı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’ndan bahsediyorum.

Biliyorsunuz; bir süredir ilçemiz oytun alanında bir gurbetçimiz, kendisine konulan yurtdışı yasağı nedeniyle eylem yapmakta. Yaptığı eylem bölge esnafı ve Samandağ halkı tarafından sahiplenilmiş görünüyor. Ayrıca eylemin ne toplum sağlığına, ne de çevre temizliğine olumsuz bir etkisi var. İlçedeki günlük rutinleri ve trafiği engellemek bir yana, dikkatli bakılmadığı sürece varlığı bile göze çarpmamakta. Ara sıra basın açıklamalarında yapılan tezahürat ve sloganlar dışında gürültüye yol açacak herhangi bir faaliyet de yok. E peki neden onlarca kolluk görevlisinin katılımıyla hem de birden falza kez bitirilmeye çalışılıyor bu eylem?

Cevabını öğrenmek için görüştüğüm kimselerin söyledikleri tatmin edici olmaktan uzak. Yok efendim eylem için izin alınmamışta (Anayasaya rağmen izin bekliyorlar hala) yok eyleme iştirak edenler Samandağlı olmayıp dışarıdan gelip burayı karıştırmaya çalışmayı amaçlıyorlarmışta filan. Gerçekten bizim devletimiz kadar kendi vatandaşını aşağılayan bir devlet yok. Bize hizmet etmesi için vergilerimizle maaşını ödediğimiz kimseler, bizim akla mantığa uygun olmayan kışkırtmalara kanabilecek kadar kafasız olduğumuzu dolayısıyla kışkırtılabileceğimizi, bundan ötürü bizi farklı düşüncelerden korumak zorunda olduklarını hem de bizim rızamız olmamasına rağmen düşünmekteler. Bunun başka bir açıklaması yok.

Anayasanın açık sözüne aykırı şekilde, kanundaki içi saçma sapan bahanelerle doldurulabilir gerekçeler sebep gösterilerek eylemin bitirilemesi hukuki anlamda suç teşkil edecektir. Adalete olan güvenin özellikle son yıllarda zayıfladığının farkındayım elbet. Fakat Gezi’den bir tane eylemcinin bile içeride olmaması, buna karşın yetkilendirilip eylemcilerin üzerine salınan onlarca cana ve göze mal olan esnaf ve kolluğun nasıl yalnız bırakılarak mahkemeden mahkemeye koşturması güvenimi bir nebze olsun sağlamakta.

Velhasıl; bu eylemin zorla bitirilmesiyle ortaya çıkacak fayda ile zarar arasındaki uçurumu umarım yetkili abiler de görüyordur. Hiç kimseye zararı olmayan bir eylemin bitirilmesinin vatandaş üzerindeki etkisini empati yoluyla da anlamak mümkün. Eylem ne güzel sessiz sedasız devam etmekte, müdahale olmadıkça da tatsızlık yaşanmamakta. Böyle kalması dileğiyle…

Gündem yoğun birer parça da diğer konulara değinelim.

Biliyorsunuz bir kobra tipi askeri helikopterimiz düştü geçtiğimiz günlerde. Genelkurmayımızın yaptığı açıklamalara göre teknik bir arızadan dolayı düşen helikopterin daha sonra güdümlü bir füze ile vurularak PKK tarafından düşürüldüğüne dair görüntüler ortaya çıktı. Bu konuda hiç yorum yapmayacağım, takdir sizin. Ne desem halkı askerlikten soğutma kapsamında sayılacak çünkü.

Bir diğer konu Cumhurbaşkanının kızı hanfendilerinin düğünü. Kendisini ve geleceğin potansiyel vekillerinden yeni damadımızı tebrik eder, millet olarak şehit haberleri ile üzüldüğümüz bu günlerde bize yaşattıkları mutluluk dolayısıyla teşekkür etmeyi borç biliriz.

Ülkücü hareket engellenemez diye bir söz var bilmem hatırladınız mı? Ben ve kabak çekirdeğim şahidiz ki dün, “karşısına çıkan herkesi terörist ve vatan haini ilan ettikleri polisler” tarafından tomalarla engellendiler. Bütün siyasi ve hukuki şeyleri geçtim; bir otel sahibini nasıl müşterilerinden alıkoyabildiklerini bir türlü mantığıma kabul ettirebilmiş değilim. Yine de oh olsun:) Bu arada herşeye rağmen 902 delegenin oyu toplanmış. Bu da demek oluyor ki çanlar BAHÇELİ için çalıyor. Muhabiriniz Ali, AKP’nin “arka bahçesinden” bildirdi.

Son olarak; bu gün Ayna Gazetesinde ve gazete yazarlığımda ilk yılımı tamamlamış bulunmaktayım. Olumlu, olumsuz her türlü geri bildiriminiz ve destekleriniz için teşekkür ederim. Umarım memleketime, insanıma bir nebze olsun faydam dokunuyordur. Daha sansasyonel yazılarımda görüşmek üzere, hoşçakalın…