17 Ocak 2018 – Stratejik Bataklık

Eski başbakanlardan DAVUTOĞLU Hoca’nın kitabı aslında stratejik derinlik. Kendisinin dış işleri bakanlığı ve başbakanlığında nasıl bir derinlik içerisine girdiysek, artık çıkamıyoruz. Kuzey Suriye’de kurulan ABD destekli 30.000 kişilik YPG ordusu bu haftaki yazımızın konusu. Zayıflatılmış, 7 yıllık savaşla bitap düşürülmüş Suriye’nin bize zararlarından yalnızca biri…

Paramiliter çeteler, meşru Suriye hükümetine saldırmaya başladığında, İsrail de yer yer Suriye’de nokta atışı operasyonlar yapmaya başlandığında; TV’lere doluşan hükümet yanlısı yorumcular, uzmanlar vs; Suriye’deki olayların demokrasi ve özgürlük isteyen mazlumlarca başlatıldığını, bu kişilerin taleplerinin haklı olduğunu filan söylüyorlardı. Çok geçmeden gördük ki, IŞİD gibi dünyanın daha önce görmediği canilikte bir grup, bu “mazlum”ların içerisinden çıkmıştı. Bu sefer de IŞİD’le aynı hedefta yürüyen diğer eli silahlı örgütleri ise “ılımlı muhalifler” olarak tanımlamaya devam edildi. Bunların ülkemizce desteklenip desteklenemediği konusunda yorum yapmıyorum bakın.

Ancak meşru Suriye hükümetinin ülkemizce desteklenmediği kesin. Bunun kuzey Suriyede bir otoriter boşluğu yarattığı da yadsınamaz bir gerçek. E şimdi ABD’nin orada istediği gibi at koşturması, 30.000 kişilik ordu kurması bu otorite boşluğunun kaçınılmaz sonu değilde ne? Bütün bu olan bitenden ülkemizin Suriye politikasının sorumlu olmadığını kim söyleyebilir? Üstüne üstlük önümüzde Kuzey Irak gibi bir örnek, hem de yine aynı partinin hükümeti döneminde gerçekleşmişken; komşularımızın merkezi otoritesinin ülkemiz için hayati derecede önemli olduğu hususunda nasıl hata yapılabilir? Bakın hala ılımlı muhaliflerle ülkemizin işbirliği yapıp yapmadığı hususuna değinmiyorum.

Peki ne yapılmalı? Diplomasi dilinden anlamayan ancak ülkesini seven sıradan bir vatandaş olarak nacizane yorumum, bir an önce meşru Suriye hükümeti ile kuzey Suriye hususunda ortak hareket edilmelidir. Zira ülkemizin bölgeye askeri operasyon düzenlemesi halinde, ABD’yi karşımızda bulacağımız gibi, topraklarımız dışında savaştığımız için de Uluslararası sorumluluğumuz gündeme gelebilecektir. Ancak Suriye yönetiminin bölgeye müdehalesi tamamen yasal olup, arkasındaki Rusya desteğiyle ABD’nin geri adım atması daha olasıdır. Yine meşru Suriye hükümetinin bilgisi hatta talebi dahilinde kuzey Suriyeye yapacağımız bir müdahale, Uluslararası alanda sorumluluğumuzu ortadan kaldıracaktır. Zira Suriye hükümetinin Irak ve Kuzey Iraktan ders almadığını ve kendi kuyusunu kazan ABD’nin desteğiyle kurulan 30.000 kişilik ordudan rahatsız olmadığını iddia etmek mümkün olmadığından, Türkiye’nin bu yakınlaşma çabası karşılıksız kalmayacaktır.

Mevcut durumu düzeltmenin yanı sıra, Türk Dış Siyasetinin de başarısız olduğunu kabul edip revizyona gidilmesi en azından önümüzdeki olası diğer meseleler için hata yapmamamıza yol açacaktır. Ülkeyi yönetenlerin de yönetmeye talip olanların da şapkayı önüne alıp düşünmesi için hala vakit vardır.