Perinçek dışında her şeyi konuştuk, onu da konuşmaya pek lüzüm yok. Zaten biliyorsunuz. Gelelim 24 Haziran seçimlerinin olası ihtimallerine…
Henüz uyum yasaları çıkmadı malumunuz, dolayısıyla bambaşka bir seçim sistemiyle de karşılaşabiliriz. Dolayısıyla ben bu yazımda size mevcut seçim sistemine göre ihtimalleri değerlendireceğim. Seçim sisteminde esaslı bir değişiklik olursa, bu yazıyı ve devam yazılarını yeniden günceller ve köşemden paylaşmaya çalışırım.
24 Haziranda ne olacak? 24 Haziranda, odaklandığımız başkanlık seçiminin yanı sıra bir de genel seçim yani milletvekili seçimlerinin olduğunu hatırlatmakla başlayalım. Şaibeli referandumla vekil sayısı 550’den 600’e çıktı, biliyorsunuz. Dolayısıyla artık anayasayı “referandumla” değiştirebilmek için artık 330-367 arası oya değil, 360-400 arası oya ihtiyaç var. Anayasayı “doğrudan” değiştirebilmek için ise artık 367 ve yukarı değil en az 400 oya ihtiyaç var. Meclisin full katılım gösterdiği yasa görüşmelerinde de 301 kabul oyuyla yasa geçmesi mümkün. Yani 301’e ulaşamayan siyasi parti, muhalefetin birlik olması halinde tek başına istediği yasayı gece yarısı geçiremeyecek.
Yine OHAL’i uzatmak meclisin elinde olmasa da, OHAL’in en büyük avantajı olan OHAL KHK’larının etkisi yine birlik olan ve sayıları 301’i geçen muhalefet partilerinin birliği sonucu kırılabilir. Yani özetle, başkanlık seçimin yanı sıra partilerin 301’i hatta 400 geçmeleri, kendileri için çok önemli. Dolayısıyla her ne kadar geri planda kalsa da milletvekilliği seçimi de hayati öneme sahip.
Gelelim başkanlık seçimine. 24 Haziranda yapılacak diğer bir seçim de bildiğiniz üzere başkanlık seçimi. Başkanlığın ne kadar kritik ve önemli bir konum olduğunu sanırım vurgulamama gerek yok. Bunla vakit kaybetmek yerine, gelin seçimle ilgili çeşitli ihtimalleri değerlendirelim.
İlk turda başkan seçilebilmesi için seçime giren adayların kullanıların oyların %50+1’ini (%51’ini değil) alması gerekecek. Bunun pek mümkün olmadığı yayınlanan ve yayınlanmaktan nedense korkulan anket sonuçlarından zaten anlaşılıyor. Dolayısıyla düğüm, en yüksek oy alan 2 adayın yarıştığı 8 Temmuzda yapılacak 2. tur seçimlerinde çözülecek muhtemelen. “0 baraj ittifakı”nı teşkil eden partilerin adaylarının 2. turda birbirlerini destekleyecekleri hatta birbirlerine başkan yardımcılığı teklif edecekleri ortada. Ancak yayınlanan anketlerin hemen hemen tamamında, bu ittifakın AKP-MHP ittifakını geçemediği görülüyor.
Gelgelelim yine anketlerin tamamında baraj sorununun ortadan kalktığı anlaşılan ve muhtemelen başkan adayı 2. tura kalamayacak HDP’nin 2. turda ne yapacağı muamma. Yanlış anlaşılmasın, kendileri zaten ERDOĞAN’ı desteklemeyeceklerini deklare ettiler. Ancak 2. turu boykot edip “0 baraj ittifakı”nın desteklediği çatı muhalefetin adayını da desteklemeyebilirler. Zira bu ittifakın içerisine dahil edilmediler ve neden edilmediklerine ilişkin yaptıkları açıklamalar çok sert ve rövanşist görünüyor. Umarım benim komplo teorim tutar da, AKP-MHP tarafından propaganda amaçlı kullanılmaması amacıyla HDP muhalefetin adayını dışarıdan destekler. Zira susmaya yani oy kullanmamaya iktidar lehine sonuç bağlamış seçim sistemimizde boykot AKP-MHP ittifakına yarayacak.
Peki 2. tura İNCE mi, AKŞENER mi kalır? İYİ Parti ve AKŞENER’in potansiyeli henüz bilemiyoruz çünkü henüz hiç seçim geçirmediler. Ancak İNCE’nin hem partisinin tabanı dolayısıyla hem de Kürt oyları diye adlandırılan oyları İYİ Partiye nazaran daha çok toplayacak olmasıyla önde gibi görünüyor. Dolayısıyla İNCE’nin 2. tura kalması daha olası. Az önce de belirttiğim gibi, bir yanına AKŞENER’i diğer yanına KARAMOLLAOĞLU’nu başkan yardımcısı olarak alıp 2. tura bu şekilde yürümesi olası, ancak yeterli değil. HDP’nin desteği şart.
ERDOĞAN – İNCE karşılaşmasında ise ne olacağını şimdiden kestirmek çok güç. Zira 24 Hazirandaki genel seçimde kaç sandalye alındığından tutun ilk turdaki başkan adaylarının oy oranlarına bir çok farklı parametre var. Kurdaki artışın önüne geçilememesi, yüksek enflasyon, zamlar, yüksek vergiler vs. gibi etmenlerin halka uyguladığı stres testi de çok belirleyici olacak tabi. Ama mevcut anketlere ve 16 Nisan referandumuna göre şu rahatlıkla söyleyebiliriz: HDP’nin destekleyeceği 0 baraj ittifakının adayı, şaibeye yer bırakmayacak bir farkla ipi önde göğüsleyecektir. Tabi SAADET’in aklının çelinmemesi kaydıyla.
Tabi biz bütün bu hesapları şaibesiz seçim esaslarına göre yapıyoruz. Dolayısıyla bir ihtimal HDP’nin baraj altında bırakılması vs gibi olasıklar ne yazık ki mevcut. Dolayısıyla sandıklara sahip çıkılmasında partilerin ilçe teşkilatlarına çok büyük sorumluluklar düşmekte.
Hakkımızda hayırlısı…