Malumunuz, Ekonomi Eski Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN hakkında, ABD’de görülen Rıza SARRAF davasına eklenen ek iddianame ile tutuklama kararı verildi. Kendisi ve 3 Bakan hakkında 17 Aralık soruşturmalarında yolsuzluk iddiaları gündeme gelmişti hatırlarsanız, bu karar da tam olarak o konuya ilişkin zaten.
Kendisiyle birlikte, Eski Halkbank Genel Müdürü, Genel Müdür Yardımcısı vs. hakkında da tutuklama kararı çıktı. Suçlama şu; İran’a uygulanan ambargoyu delmek. Hatta iddianame de bu kişiler hakkında şu ifade kullanılıyor: “…ambargoyu delmek için kurulan şebekenin elemanı…” Ülke adına çok üzücü ve rencide edici bir durum ne yazık ki…
Halkbank’ın durumunun ne olacağı muamma. Daha önce İran’a uygulanan ambargonun bankalar vasıtasıyla delinmesine tanık olmuştuk. Bankalar çok yüklü cezalar ödemek zorunda kalmışlardı. Fakat hiç bir banka yetkilisi tutuklanmamıştı. Bu da demek oluyor ki, Halkbank’ın başı ciddi anlamda dertte olabilir. Buna göre hareket etmekte fayda olabilir.
Konuya girmeden şunu da belirtmekte fayda görüyorum. Malum çevrelerin ve Ulusalcı-Perinçekçi güruhun “Bu CIA’in operasyonudur, ABD Yargısı vasıtasıyla Türk Siyasetini şekillendirmeye çalışıyorlar.” hezeyanlarını görmezden geliniz. Zira ABD Yargısı bizim bildiğimiz yargılara benzemez. Düşünün, şimdiki başkan Trump ve yakın çevresinin Rusya ile olan ilişkileri bile soruşturma konusu edilebiliyor. Öyle bağımsızlıkta ve cesarette bir yargıdan söz ediyoruz. Başka yargılarla lütfen karıştırmayın.
Şimdi gelelim sıkıntılı duruma. Ya ABD; bakan dahil bunları bize yollayın yargılayalım derse, o zaman mevcut iktidar ne yapacak dersiniz? Vermezlerse doların halini ve Ekim ayında başlanacak Avrupa Birliği görüşmelerinin ve akabinde Euro’nun halini düşünebiliyor musunuz? Peki ya Eylül’deki Kuzey Irak’taki Kürt devleti referandumunu ve Suriye’nin kuzeyindeki ABD destekli ve bizsim sıcak bakmadığımız Kürt Koridoru adı verilen oluşumu?
Verdiler diyelim, FETÖ’yü bize bir türlü vermeyen ABD’ye karşı boyun eğmiş olmayacak mıyız? Bunu geçtim, ya bu adamlar tutup 17 Aralık sonrası Eski Bakan Erdoğan BAYRAKTAR gibi “ben filan kişinin bilgisi ve talimatı ile hareket ettim” gibi bir savunma yaparlarsa, o zaman ne olacak? Tam da iki ucu ballı değnek olayı…
Bir de acı bir şekilde bu kimselerle ilgili “Türkiye aleyhine bir şey yapmamışlardır.” şeklinde bir açıklama yapılıyor. Dostum zaten ABD mahkemeleri, Türkiyedeki vergi mükelleflerini neden korusun ki? ABD ambargosunu (Televizyonlarda yanlış olduğu halde sıklıkla tekrar edilen BM ambargosunu değil) deldiği için yargılanıyorlar bu kimseler. Ha bu söz neye işaret ediyor onu da söyleyelim. “Yaptılar ama ülkemiz için yaptılar, ülkeye gram zararları dokunmadı” demek, yani yapıldığını kabul etmek demek. Emin olun “kandırıldık” demek daha önce hiç bu seferki kadar zor olmamıştı. Bir de açıklamanın kendisi de çelişki yaratıyor aslında. Madem ülke zararına bir şey yapmadı, neden aldınız bu adamı bakanlıktan?
Bir müddet ismi geçen kimseler yurtdışına çıkamayacak, ABD’ye ise hayatlarının sonuna kadar gidemeyecekler gibi görünüyor. Düşünsene, sen istediğinde ABD’desin ama koskoca bakan, koskoca banka genel müdürleri hiç bir yere kıpırdayamıyor. Ne kadar trajik değil mi?
Sonuç olarak ne olur gardaş diyenlere kötü haberim var. Sonucu hiç bir zaman kestirmek mümkün değil. İlgililerin konuşması halinde, zincirin nerelere uzanabileceğini bir çoğumuz öngörebiliyordur zaten. Ha konuşurlar mı işte muamma burada. Umarım ABD Yargısı cezanın şahsiliği ilkesine sonua kadar bağlıdır da olanlardan vatandaş ya da ülke olarak biz doğrudan zarar görmeyiz. Hakkımızda hayırlısı…