11 Kasım 2015 – Sular Duruldu

Seçimlerin AKP’nin tek başına iktidarıyla sona ermesi neticesinde sular nihayet duruldu. Hala güneydoğudan şehit haberleri geliyor olsa da memleket genel anlamıyla sakin şı an için. Demek ki gerçekten AKP’li bürokratların söylemleri gibiymiş, AKP’yi tek başına iktidar yapmayarak kaosu seçmişiz.

Siyasi partilerde durum biraz daha farklı. Seni başkan yaptırmayacağız diye ortalarda gezen HDP Lideri Demirtaş, şimdi de Amariga (Amerika?) tarzı başkanlık sistemine karşı olmadıklarını, başkanlık sisteminin tartışılabileceğinin sinyallerini vermiş oldu. Çark bekliyordum açıkçası da bu kadar hızlı değil.

CHP ise şu an biraz gergin duurumda. Puanını, oylarını ve milletvekili sayısını milimetrik ölçüde arttırmış olsa da parti ve yer yer tabanı kaynıyor gibi görünüyor. Ocak ayındaki kurultayda Kılıçdaroğluna rakip olarak, Muharrem İNCE, Barolar Birliği Başkanı Metin FEYZİOĞLU, Mustafa BALBAY hatta Emine Ülker TARHAN’ın ismi dahi yer yer zikredilse de henüz Muharrem İNCE haricinde ilk ağızdan açıklama yapılmadı. Muharrem INCE de arkasına aldığı 42 il başkanı ile Ocak ayının beklenmemesi gerektiğini, acilen olağanüstü kongreye gidilmesi gerektiğini beyan etti. Bakalım neler olacak.

MHP’de ise durum bayağı ciddi görünüyor. Bahçeli’ye karşı olan hoşnutsuzluk partinin neredeyse tamamını sarmış gibi görünüyor. Bahçeli’nin partinin yarı yarıya sandalye kaybetmesinde kendine pay biçmeyip, “beyaz torosla korkutulmuş seçmeni” suçlaması parti içi muhalifleri ayaklandırmış durumda. Partinin yakın bir tarihte kongresi olmasa da muhalifler olağanüstü kongre için 270 imzanın peşine çoktan düştüler bile. Sinan OGAN’ın partiyi olağanüstü kongreye taşımak için çalışmalara başladığı, hatta kendisine destek olacak olanların parti üyeliklerinin sonlandırılacağı kulislerde konuşuluyor. Bahçeli’ye rakip olarak, Sinan OGAN’ın yanı sıra Meral AKŞENER’in de çıkacağı yine dedikodular arasında.

AKP de ise herşey yolunda gidiyor gibi görünüyor. Abdullah GÜL’ün başı çektiği, Bülent ARINÇ ve bazı AKP’li milletvekillerinin de desteklediği iddia edilen “Alternatifçiler” şu an sessiz durumdalar. Kısaca, seçimin AKP’den çok Davutoğlu olduğunu söyleyebiliriz.

Seçim öncesi bütün siyasi partilerin vaadlerini az çok hatırlıyorsunuzdur. Tek başına iktidar olan AKP’nin vaadleri arasında öne çıkan vaadlerden 1300 TL asgari ücretin “komisyona tavsiyede bulunulacağından” ibaret olacağının ilk ağızdan vurgulanması seçmenler üzerinde derin bir hayal kırıklığı yaratmış gibi görünüyor. Yine zam olsa dahi, ek maaliyetlerin (vergi, prim vs) işverene mi yoksa devlete mi yükleneceği hala muamma. Kamuda taşeron işçiliğe son verileceği vaadi de sadece bunların 3’de 1’ini kapsıyormuş meğer. Bu da ikinci hayal kırıklığı oldu. Hepimizi ilgilendiren en önemli vaad ise adeta unutuldu. Genel Sağlık Sigortası prim borçlarının silineceği defalarca tekrar edilmiş olsa da seçimden sonra iktidar partisi tarafından konu bir daha hiç açılmadı. Üstüne üstlük hala televizyon ekranlarında sistemin ne kadar faydalı(!) olduğuna dair kamu spotları hala dönmekte.

Vaadler içerisinde yer almasa da 4. kötü haberim de öğretmenlerimizi ilgilendiriyor. Ekonomi Bakanı Nihat ZEYBEKÇİ; eş durumundan tayinlerden ötürü doğu ve güneydoğuda öğretmen açığının bir türlü kapanmadığınından bahisle “…evlenince gittiğin yerde sana öğretmek yaptırmak zorunda değilim, o senin sorunun…” diyerek yeni öğretmenler için istihdamın llk sinyalini vermiş oldu.

Yani sevgili Samandağlılar; 7 Hazirandan önce durum ne idiyse şimdide bir farkı yok. Sanki hiç iki seçim geçirmemiş gibiyiz. Seçimlerden hemen sonra biraz rahatlayan doların aralık ayında 3.00 TL seviyesine yükseleceğini, yılbaşından sonra bilumum harca, vergiye hatta akaryakıta, elektiriğe yapılacak zamları hatırlatarak sözlerime son veriyorum. Sağlıcakla kalın…