1 Yıl 13 Saldırı 281 Ölü… Bu rakamlara daha öldürülen asker ve polislerimiz dahil değil. Her saldırıdan sonra; gerek basın toplantısında sırıtan bakanlar, gerek milli maç izleyen başbakanlar, gerek köprü açılışı yapanlar… Hepsinde şiddetle kınıyoruz mesajları, sosyal medyayı hukuksuz bir şekilde yavaşlatma, sözde terör propagandasını engellemek için çıkarılan ama iktidarın yıpranmamasını hedefleyen yayın yasakları…
Ne demişti ettiği yemin gereği bağımsız olması gereken ama iki seçim arası tamda terör olayları tırmanırken il il gezip malum partiye oy isteyen Cumhurbaşkanımız hatırlıyor musunuz? “400’ü verin bu iş huzur içinde çözülsün” Ya biz 400’ü vermediğimizden bugün bu durumdayız ya da 400’ü vermek için oyunu malum partiye verenler yüzünden; bunu zaman gösterecek. Lakin bildiğimiz net bir şey var; o da mevcut iktidarın tek başına anayasayı değiştirebilmek hariç her türlü kudreti varken dahi bu saldırıların bir türlü engellenemediği… Hani istikrar sürsün Türkiye büyüsün diyordun mührü ampule vururken dostum? Al sana istikrar, ne yapacağını iyi biliyorsun…
Geçtiğimiz hafta Perşembe günü sayın vekil Eren ERDEM meclis kürsüsünden IŞİD ile ilgili Türkiyede yürütülen 14 ayrı soruşturmadan elde ettiği belgeleri açıkladı. Bu belgeler ışığında devletin en hafif tabirle ihmali olduğunu vurguladı. Fakat iktidar bunu ispatlayamazsınız nidaları ile bütün bu delillere rağmen iddiaları reddetti. Peki bu ne kadar doğru, gelin birlikte karar verelim.
Hiçbir suç unsuru içermeyen bir bildiriye imza attıkları için, kaçma ve delil karartma şüphesi olmadığı halde akademisyenler hakkında tutuklama kararı veren mahkemeler, evinin önünde patlamaya hazır araba bulunduğu iddia edilen ve 3 ayrı soruşturmada ismi geçtiği belirtilen Ebu HANZALA’yı hangi gerekçe ile serbest bırakıyor misal? Ya da şöyle söyleyeyim; halkın mutlaka bilmesi gereken Mit Tırları haberini yapan, Türkiye’nin en saygın gazetelerinden birinin genel yayın yönetmeni 3 ay kadar tutuklu kalabiliyor fakat IŞİD propagandası yaptığı iddia edilen, geçtiğimiz günlerde 5. sayısı çıkan bir derginin basımına bile mani olunamıyor. Bunun neresinde göz yumma yada en hafif tabirle ihmal mevcut değil allah aşkına birileri açıklasın? Daha geçen gün ortaya çıkmadı mı, Atatürk Havalimanı saldırısını düzenleyenlerin Fatihte kaldıkları apartmanda yaşan yaşlı bir teyzemizin kaldıkları evden kimyasal kokusu geldiğini belediyeye ve muhtara şikayet ettiği fakat kendisine “biz biliyoruz” dendiği. Allah aşkına konuşun yoksa aklımı yitirecem.
Bakın sevgili seçmen. Kandırılıyorsunuzu geçtim satılıyorsunuz artık. Önce parti kurucularına yavaş yavaş sırt çevrildi. Sonra devlette kadrolaşan ve laik/milliyetçi kadroların boşaltılmasını sağlayan cemaate sırt çevrildi. Akabinde “Kardeşim Esad”a sırt çevrildi. Çözüm sürecinin barış güvercinleri olan, haburda düğünlerle karşılaşan örgüt üyelerine sırt çevrildi. “Esad yakında gidecek” diyen fakat kendisi daha erken giden OUTOĞ… pardon DAVUTOĞLU’na sırt çevrildi. Önce “biz zaten izin verdik” dedikleri mavi marmara için daha dün “kimden izin aldılar” denerek kendi İsrail karşıtı tabanına sırt çevrildi. Herşeyi geçtim; çocuk katili dedikleri İsrail ile, Ey Putin diye gider yaptıkları Rusya ile herşeyi hiçe sayıp yeniden anlaşmadılar mı? Hani Soma maden kazası sonrasında “niye kaçıyorsun ulan İsrail dölü” diye hakaret ettikleri İsraille evet. Bir de arka camında koca osmanlı tuğrası yer alan doblolarınıza yapıştırdığınız sarı amblem var ya hani Rabiayı temsil eden, hani her mitingte 4 parmağınızı birleştirip elinizi havaya kaldırarak yaptığınız. Rabiayı öldüren SİSİ ile de yakınlaşıyorlar şimdi. Boşu boşuna o kadar emek sarfettiniz. Yarın da kimin satılacağı belli değil. Ortada ABD-PKK/PYD yakınlaşması dolayısıyla ekseni 180 derece kayan bir iktidar var. Yarın tekrardan kardeşim Esad’ı duyarsak şaşırmayın.
Bakın sevgili seçmen. İstikrar gelmedi, gelecek gibi de görünmüyor. Verdiğimiz oylardan sorumlu değiliz gibi bir anlayış sizi kurtarmayacak, vicdanınızı da rahatlatmasın. Bütün bu olanlar Reis’iniz büyük işler başarıyor diye başımıza geliyor sanmayın. Böyle giderse yarın uluslarası arenada teröre destek verdiğimiz gerekçesiyle hesap vermek zorunda kalabilecek bir ülkeye çocuk dünyaya getireceksiniz. Çocuklarınızı güneydoğudaki bitmek bilmeyen terörle savaşmaya göndereceksiniz. Millet 7. 8. gemisini alırken, muhafazakar oldukları halde kumar masalarında görüntüleniyorken sizin çocuklarınız işsizlikle ve ağır vergilerle mücadele edecek. Birazcık kafa yormanız herşeyi anlamanız için yeterli. Herşeye rağmen ben memnunum diyorsanız alın size istikrar, ne yaparsanız yapın…