İlki, geçtiğimiz senelerde Mısır ve Libya başta olmak üzere sergilenen, demokratikleşme gerekçesiyle bahar olarak adlandırılan filmin 2. bölümüne hepimiz hoş bulduk. Film diyorum, çünkü batılı ülkelerin yarattığı suni bir ortam içerisinde, demokrasi isteyen muhalif olarak isimlendirilen ama demokrasiyle ve hatta medeniyetle alakası olmayan bindirilmiş kıtaların vahşice ülke yönetimlerine el koymalarını izledik. Benzer film Suriye’de sergilenene kadar, çoğumuz olanlardan memnunduk bile. Neyse ki batının bütün güzellemelerine rağmen gerçek hayat – film ayrımına varabildik. Rusya’nın müdahalesi ve ABD’nin YPG ile mutabakata varıp, ortak hareket etmesiyle sadece biz değil ülkeyi yönetenler de farkına varabildiler. Şimdi ise yaptığımız hatalar sonucu ortaya çıkan sorunlarla (Kuzey Irak Referandumu vs) mücadele etmeye çalışıyoruz. Ne kadar ilginç değil mi?
Uzun bir girişten sonra, gelelim asıl meselemize. Suudi Arabistan’da neler oluyor? Bu sorunun cevabı ilçemiz için çok önemli, zira oradaki sıkıntılar buraya direkt yansıyor. Oradan ülkemize giriş yapan ve Dolar endeksli Riyal ile ilçemizin ayakta durduğu yadsınamaz bir gerçek. Dolayısıyla orada olan olaylar bakkalı, terziyi vs de ilgilendiriyor. Doğru yorumlamakta, doğru tarafta yer almakta fayda var.
Neler olduğunu bilmeyenler için kısa bir özet geçelim. Her şey Cuma gecesi Yemen’in, başkent Riyad’a balistik füze atmasıyla başladı. (Sınırın karşı tarafına geçip kendi kendine mi attırdı bilemiyoruz :D) Hiçbir alakası yok ama hemen akabinde mevcut Kralın oğlu Muhammet bin Selman, yolsuzlukla mücadele adı altında yine hanedan mensuplarından oluşan bazı Bakanları görevden aldı. Totalde 11 Prens, 4 Bakan ve 38 Eski Bakan göz altına alındı. (Bunlar arasında oldukça tanınmış ve modern olan Al Waleed Bin Talal da var evet.) Arabistan dışında yaşayan ve akademik anlamda önemli konumlarda yer alan bazı Suudilere göre ise bu görevden almaların sebebi, yolsuzluktan ziyade taht ile alakalı.
ABD, BAE ve İsrail’in suyuna gitmek ve desteğini almak için, geçtiğimiz günlerde “Ilımlı İslam’a geçiyoruz” şeklinde açıklama yapan Muhammet bin Selman’ın vakti gelince tahta geçecek kişi olmadığını biliyoruz. Ekber ve erşed sistemine göre tahta geçmesi gereken kişiyi yani veliahtı (Muhammet bin Nayif) daha önce yolsuzlukla suçlayıp ev hapsine mahkum ettiğini de biliyoruz. O halde bütün bu operasyonların muhaliflerini tahttan uzak tutmaya ve tahtı asıl hak sahibinden almaya çalışan Muhammed bin Selman’ın “Saray Darbesi” olduğunu söyleyemez miyiz?
Peki asıl kral ne yapıyor? Oğlunun kendisinin ölmesini bekleyeceğinden emin olsa gerek, biraz da yaşlılığının vermiş olduğu dinginlikle olan biteni izliyor. Kendisine olan biten nasıl aksettiriliyor bilinmez ama operasyonları yürüten Yolsuzlukla Mücadele Komisyonunu kendi kurup, oğlunu da kendi başa getirmişti. Yani bugün bu olanların başlıca mimarı, haberi olsun olmasın kendisi…
“Tamam darbeyle başa geçmiş, hilelerle muhalifleri sindirmiş olabilir. Ama belki de Vahabbiliği düzeltecek, vaad ettiği Ilımlı İslamla modernleşmeye hizmet edecektir” şeklindeki bir düşünce ise oldukça safça. Zira tutuklananlar arasında yer alan Al Waleed Bin Talal* gibi modernlik yanlısı kesim de bir hayli yer almakta.
İşin ilginç noktalarından biri de, ABD Başkanı Trump’ın damadı ve Ortadoğu Özel Elçisi’nin de olaylar olduğu sırada Riyad’ta olması. Tabi tezin ABD olduğu yerde anti-tezin Rusya ve/veya Çin olması kaçınılmaz. Çok yakın olmasa da orta ve uzun vadede bu ülkelerin de bir şekilde olaya dahil olması kaçınılmaz görünüyor.
Gelelim bize film olarak izlettirilen şeye. Ortada bir yolsuzluk var bu yolsuzlukla mücadele ediliyormuş gibi bir görüntü yaratılıyor bu bir. İki, sadece yolsuzlukla değil, hanedan içerisinde yer alan ve önemli konumlarda bulunan ama “Ilımlı İslam” modeline karşı olanlar yönetimden temizleniyor. (Yerseniz…) Ilımlı İslam’a geçiş çok önemli çünkü petrolün para ettiği (hoş bizde hala öyle) dönemlerin geride kaldığını yeni farkeden, ekonomik krizin eşiğinde olan Arabistan’ın ultra-lüks diğer Arap ülkeleri gibi cazibe merkezi haline gelmesi için bu şart. (Kızıldeniz’e yapılacak turizm adaları, 2030 hedefleri vs…) Ha olur mu derseniz, çok sanmıyorum. Zira onlarca radikal teröristin rahatça cirit attığı bir ülke, bunların temizlenmesi çok zaman alacaktır.
Peki bizim vatandaşlarımıza ne olacak? Gurbet hakkında fikirlerim aynı, değişmedi. Ama kısa vadede çok bir şeyin değişeceğini sanmıyorum. Yine de tarafsız kalıp, süreci dikkatle takip etmekte fayda var.
*NSFW: Google’da arayın: “alwaleed bin talal daughter”