Bir başka seçimin arifesindeyiz yine. Yavaştan ülkede de ilçemizde de koşuşturmacalar başladı. Seçime aşağı yukarı 20-25 gün kala partiler; adaylarını, seçim vaadlerini belirleyip seçmenleriyle paylaştılar. Galiba şu an için tek eksiğimiz; seçim şarkılarının gece-gündüz çalındığı koca apörlölü (hoparlar?) seçim araçları sanırım.
Biz adeta şov şeklinde gerçekleşen seçim beyannamesi açıklama mitinglerini izleyeduralım 20 yaşındaki geç fidanlarımızı hala kaybetmeye devam etmekteyiz. Duyarsızlaşmış yada can derdine düşmüş olmalıyız ki, sosyal medyadaki bordo klavyeliler bile artık bu haberlere ses etmemekte. Bu arada “bedelli askerlik yapamayan” askerlerimizin öldüğünü de tekrar hatırlatmak isterim. “Vatan sağolsun” deyişi evrimleşerek “Babam sağolsun”a dönüşecek gibi duruyor. Hayırlısı…
Partiler 7 Haziranda neler vaad etmişlerdi, 1 Kasım için neler vaad ediyorlar hepimiz az çok biliyoruz. Partilerin vaadleri bu seçimlerde de ekonomi üzerine yoğunlaşmış vaziyette evet. Buna ek olarak 7 Hazirandan sonra nedense bir anda cereyan terör olayları neticesinde çözüm ve hatta çözümsüzlük önerileri de partilerin propagandalarında yer alıyor. Terörist bile olsa bir ölünün zırhlı polis aracının arkasına bağlanarak sürüklendiği güzel! ülkemde; partilerin hak, hukuk ve adalet hatta Sivil Anayasa vaadleri de 3. sırada yer alıyor seçim beyannamelerinde. Nasıl ironi ama!
Cumhurbaşkanımız da sağolsun 7 Hazirandan sonra ansızın kesilen, şu dönemlerde de nedense yeniden başlayan mitinglerinin Avrupa ayağında, Strasbourg’da bırakın Cumhuriyet tarihini, İslam tarihine geçecek bir miting yaptı gurbetçilerimize. Çoğunluğu İç Anadolu yöremizden olan gurbetçilerimiz ise amin sesleriyle ortalığı inletti vesselam.
Yüksek Seçim Kurulu da; “mevcut kanuni düzenlemelerin sandık taşımaya cevaz vermediği gerekçesiyle” Güneydoğu Anadolu bölgemizdeki sandıkların civar sandıklarla birleştirilmesi taleplerinin tamamını reddetti biliyorsunuz. Yani bir nevi “kanuni düzenleme olsa dükkan senin” der gibi bir karar çıktı. Bakalım Ömer bu sefer de hilede HDP’ye vuricii mi wallah. Sonra yine çirkefe yatmalar filan. (bilmeyen barış güvercinlerimiz için: http://goo.gl/JYgGg6)
Bu arada Volkswagen Türkiye distribütorü Doğuş Otomotiv nihayet konuştu. Türkiyedeki hiç bir aracın ülke mevzuatını çiğnemediğini beyan etti. Tabi güzide şirketimizin bu açıklamasından sonra Amerika ve Avrupa Birliği ülkelerine b*k yemek düşer herhalde, bilemedim.
Alman Die Zeit gazetesi de Türkiyenin 2 milyon (eski parayla) yeni Suriyeli mülteci alacağını müjdeledi hepimize. Teşekkürler kısa adam 😉
Biliyorsunuz “Anne Rusya” da başından beri diplomatik olarak sürdürdüğü Esad yanlısı savaşı da sonunda sahaya döktü. Cumhurbaşkanımızın “Rusya’nın Suriye sınırı yok ki, neden karışıyor?” minvalindeki sözlerinden sonra İsrail ve Filistinle komşu olduğumuzu anlamamın tarifsiz heyecanını ise hala atlatabilmiş değilim. Allah yar ve yardımcın olsun uzun adam.
Oy ve ötesi Hatay grubu ilk toplantısını geçtiğimiz pazar gerçekleştirdi. Katılım gayet başarılıydı, herkese kendi adıma teşekkür ediyorum. Ama daha fazla kişinin yardımına ihtiyacımız var. Fuat Avni yüzünden geceleri uyuyamıyorum zira.
Fuat Avni demişken, kendisi geçen Bilal ERDOĞAN’ın İtalyaya kaçtığı iddiasında bulundu. Ne kadar doğru bilmiyorum ama şimdi İtalya düşünsün. Bir de şu aşağılık espiriyi de yapmadan geçemeyeceğim: “Teşekkürler Papacığım”
Uzun oldu biliyorum ama son olarak da HDP’den aday olan, Gezide ölen canlardan Ethem SARISÜLÜK’ün ağabeyi “Gezi HDP’dir” demiş. O zaman Selahattin DEMİRTAŞ’dan gelsin: “Gezide darbeyi gördüm.”
Sağlıcakla kalın…