07 Eylül 2016 – Geribildirim

Geribildirim, plaza ve görgüsüz diliyle fidbek (feedback), kısaca yapıcı-olumsuz eleştiri demek. Yabancıların bu terime ilişkin güzel bir anlayışları vardır. Henüz tamamlanmamış makalelerde, test aşamasındaki bilgisayar yazılımlarında, hatta bazı bilimsel çalışmalarda yer alan bu anlayışın Türkçe çevirisi yaklaşık olarak şu şekildedir:

“Olumsuz yorumlarınız için üzülmenize gerek yok. Çünkü olumsuz yorumlarınız bizim için olumlu yorumlardan daha önemlidir. Olumlu yorumlar ışığında doğru yolda olduğumuzu düşünüp 1000lerce kez hata yapacağımıza, olumsuz yorumlara kulak verip çeki düzen vermeyi yeğleriz. İşin kötü yanı ise olumsuz yorumlar tepki ile karşılaşılacağı korkusuyla dillendirilmez. Bu durum bizi hatamızı farketmemeye, yanlış üzerine yanlış yapmaya sürükler.”

Gördüğünüz üzere gavur olumsuz eleştiri almak için kendini yırtıyor. Bir de o kadar saflar ki; eleştiri yapınca birilerini üzeceklerini sanıyorlar. Düşünebiliyormusunuz, olumsuz bir fikriniz varsa lütfen içinizde tutmayın, bize ayna tutun diyorlar. O kadar aptallar anlayacağınız.

Gönül isterdi ki; “en azından” bu yazıyı Belediye yönetimini “eleştirdiği” için saldırıya uğrayan bir gazeteci için yazayım. Fakat ne yazık ki öyle değil. Eleştirinin e’si olmadan gerçekleşen bir saldırıdan bahsediyorum. Tekrar ediyorum; ortada daha kimseyi kızdıracak bir eleştiri dahi yok henüz.

Çünkü bizim solcu belediyemiz bırakın eleştiriyi, halka hesap verebilirliğe ve şeffaflığa kızmaktalar. Halk tarafından kendilerine hizmet edilmesi için seçilen, halktan alınan vergilerle maaşları ödenip kursaklarına lokma koyanlar; en hafif tabirle halkı hesap vermeye değer bulmamaktalar. İşte tam da bu sebeple yönetimin gözüne girmek isteyen kimseler, mensup oldukları partinin anlayışı ile bağdaşmayacak şekilde ortaçağ kafasıyla hareket edip bu tarz anti-demokratik eylemlerde bulunmaktalar. Yahu basın özgürlüğü hususunda eleştirdiğimiz iktidar partisinin yağcıları bile prim sağlayacam diye bir gazeteciyi darp etmiş değil bugüne kadar. Düşünsenize geriliğin boyutunu…

Dün Sovtna gazetesinde de detaylıca açıkladığım üzere; saldırıya uğrayan gazeteci arkadaşımızın gerçekleştirmiş olduğu video yayını kanuna aykırı değildir. Buna rağmen hiçbir haklı gerekçe gösterilmeden, hiçbir mevzuata dayanılmadan kendisinden yayını kesmesi istenmiş; yayını kesmeyeceğini belirtmesi üzerine menfur saldırı gerçekleşmiştir.

Düşünüyorum; neden bu canlı yayından zarar görecek belediye yönetimi değil de bu işten hiç etkilenmeyecek biri bu saldırıyı gerçekleştiriyor diye, mamafih işin içinden çıkamıyorum. Fularımı takıp tekrar düşünüyorum yine de çözemiyorum. Sizce sebep ne? Daha doğrusu aklınıza ilk gelen şey ne?

Unutulmasın; Samandağında kimse sahipsiz değildir. Hiçbir haksızlık yaptırımsız bırakılmayacaktır. Eğer aynı fikirdeysek ne güzel…