Merhabalar sevgili okuyucular… Bugün yine yepyeni bir ortadoğu krizi ile karşınzıdayım. Dolares 3’e dayanmış, akaryakıta zam nedeni, enflasyon ve cari açığa bahane aranıyorken beklenen kriz nihayet geldi çattı. Bin yıllardır Arap yarım adasını, müslümanları kana boğan mezhep savaşlarının en taze versiyonunu sizlere sunmaktan utanç duyuyorum.
Biliyorsunuz Suudi Arabistan yönetiminin, Şii lider Nimr’i idam etmesi; Şiilerin başını çeken ülke konumundaki İran ile gerginliğe yol açtı. Suudi Arabistan da son birkaç aydır sıkıntılı günler geçiriyor. Gerek Yemenle olan savaş, gerekse IMF başta olmak üzere bir kısım uluslararası ekonomi otoritelerinin, Arabistan’ın 5 yıla kadar iflas edebileceğini seslendirmesi, bütün bunların neticesinde yıllar sonra ilk kez iç tüketimde akaryakıta büyük oranda zam yapılması bu sıkıntının başlıca sebepleri. Arap baharının kendisi için tehlike oluşturmaması adına halka dağıtılan zekatlar (!) işe yaramamışa benziyor.
Irk, din, mezheb vs gibi ayrıştırıcı olarak anlamlandırılabilecek terimler kullanmayı pek sevmesem de; gerginliğin Arabistan – İran gerginliğinden çok, Vahhabilik ve Şiilik arasında olduğu herkesin malumu. Nitekim Vahhabiliğe yakınlığıyla bilinen bağzı Sunni yönetimler (Bahreyn, Sudan vs.) İranla ilişkileri Suudi Arabistanla birlikte 0’a indirdi. Birleşik Arap Emirlikleri de şimdilik en aza indirmekle yetindi. (Bu arada Rusya da arabulucu olarak isterlerse ülkeler arası barışı tesis edebileceğini belirtti.) Irakta da henüz tam olarak teyit edemesem de (haber sadece Anadolu Ajansında var, o yüzden güvenemiyorum da fake de çıkabilir) 2 Sunni Camisi bombalandı. Yani ortadoğıuda çok taraflı bir mezhep savaşının fitili ateşlenmişe benziyor.
Savaş dedik ama, savaş bildiğiniz üzere silahlarla, tank tüfekle olmuyor kolay kolay. Hele de tarafları oldukça kalabalıksa. Şimdilik taraflar arasında ekonomik yaptırımları, söz düellolarını kapsayan bir soğuk savaşın başlayacağı sinyallari olsa da, bunun çatışmalara evrilip evrilmeyeceğini Ortadoğunun Saruman’ı ABD ile Gandalf’ı Rusya belirleyecek gibi. Biz is ancak “ortadoğuda bizim haberimiz olmadan kuş uçmaz” kelamıyla İçanadoludan oy toplayalım.
Çok kan dökülür mü bilinmez, ortadoğu bataklığının kucağına itilmiş ülkemizin bu krizden de çok etkileneceği açık. Umarım konuyla ilgili hökümetten yapılan ilk açıklamalardaki sübliminal mesaj olan “tarafsızlık” anlayışımız bundan sonra da devam eder. Ama nedense içimden bir ses Türkiye’nin bu eksende ABD’nin de etkisiyle Suudi Arabistan’a doğru kayacağını söylüyor. Bilemiyorum Altan…
İronik olan; memleketin (Samandağ’ın) çeyreği Arabistanda. Bu krizin dolara endeksli yaşam süren, sürekli dövizle (riyal, dinar vs.) beslenen Samandağ ekonomisine yapacağı olumsuz etkiye karşı ilçe çapında hiçbir önlem alınmayışı. Açılabilecek bütün giyim tükanları açılmış, adım başı market ve bakallar, köşe başları otogaleri ve emlakçılar ile dolmuşken; geri dönenlerin yeni iş kurma ve istihdam seçenekleri neler olacak? Yoksa umudu başka bir Arap ülkesinde arayacaklar? Bizim herşeyden önce ilçe olarak oturup bunları konuşmamız lazım sanki, siz ağabeylerim daha iyi bilirsiniz.
İşin garibi, hatırı sayılır ekonomik otorilerce 5 yıla iflası beklenen ve en önemli geliri akaryakıt olan ülkede bile hala akaryakıt bizim ülkemizden daha ucuza satılıyor. İnsan bazen gerçekten hayret ediyor…
Sonuç itibariyle her iki ülkede de bu kalibredeki yazılar, sahibinin kellesine mal olabilir; neyseki bizde tutukluluk söz konusu sadece çok şükür. Temennim her iki ülkenin bu gerginliğinde kazananın uygarlık ve çağdaşlık olması.