05 Temmuz 2017 – Fırat Kılıcı Dermişim

Fırat Kılıcı, ordumuzun Fırat Kalkanı Operasyonundan sonra yapılacağı ve Suriye’nin kuzeyinde olası bir Kürt devletininin kurulmasını engelleme amacı taşıdığı çeşitli kaynaklarca iddia edilen operasyona verilen isim. Bu fantastik isimler kimin aklına geliyor bilmiyorum ama, referandum öncesinden beri yazmayı planladığım bu yazıyı, konunun tekrar gündeme gelmesi dolayasıyla kaleme alma fırsatı buldum.

Ben bu operasyonun, milletin gazını almak için ortalığa atılan dedikodulardan ibaret olmadığını düşünenlerdenim. Her ne kadar vatandaşın gazını alsa da, bu operasyonun ileride gerçekleşmek üzere planlandığını ve ABD’nin IŞİD’i sözde bitirme harekatı için bizi yani Türkiye’yi değil YPG’yi seçmesi üzerine rafa kaldırıldığını düşünmekteyim. Zaten Fırat Kalkanı harekatı’nın da apar topar bitmesinin sebebi de bu değil miydi? Neyse…

Ortadoğu kaypak bir zemin, hatta şimdilerde piyasada nedense az gördüğümüz kıdemli diplomatlarımızın tabiriyle adeta bir bataklık. Burada kim kimin tarafında bilemiyoruz, sürekli şaşırıyoruz. Misal, Fırat Kalkan operasyonunun evvelinde YPG ile Esad güçlerinin; ÖSO başta olmak üzere diğer sözde ılımlı muhalif çetelere karşı sessiz bir ittifakı mevcuttu. Fakat ABD’nin oyuna dahil olmasıyla, YPG kendini rejimin karşısında buluverdi. Katılmamakla birlikte, kimi iddialara göre ise, ÖSO ufalanıp YPG’ye ve hatta rejim güçlerine katıldı. Kısaca kimin kimle kimi vurduğu belli değil. Sadede gelecek olursak; şu an Suriye’de rejim müttefiki Rusya, ABD ve kara gücü olarak nitelendirilen YPG, bir de Rakka’dan El-Bab’a itelenmöeyen çalışan bir avuç IŞİD militanı kaldı. Mevcut rejim, topraklarından para-militer çeteleri temizleme derdinde bunu biliyoruz. Peki ya ABD ve kara gücü olan YPG’nin hedefi ne?

Aslında hepimiz bu hedefi uzun zamandan beri tahmin ediyorduk ama daha önce hiç bu kadar net olmamıştı. Peki ne yapmamız lazım? Evet, bir Samandağ’lı söyleyince mezhepçilik yaftası yapıştırılıyor o yüzden bırakalım da Emekli Orgeneral Çetin DOĞAN konuşsun. Sözcü Gazetesi yazarlarından Saygı ÖZTÜRK, Pazartesi günkü köşesinde, Emekli Orgeneral Çetin DOĞAN’la diyaloğunu paylaşmış. DOĞAN; “Suriye ile ilgili yapılması gereken süratle mevcut rejimle anlaşmaya varılmasıdır. Türkiye, politikasında açık, net ve şeffaf olmalı. Politikalarda radikal değişim yapmalı. Mevcut Suriye rejimiyle, İran’la çıkarlarımız aynı. Kürt devletinin kurulmasına karşıyız. Arap ülkelerinin tamamıyla da politikalarımız uyuşur. ABD ile ilişkilerimiz iyi değil. Rusya’nın güveni sarsılmış. İran’la, Irak’la ilişkiler limoni. Daha vahim gelişmeleri önlemek için iyi doğru kararlar alınmalı ve uygulanmalı.” demiş. Yıllardır Samandağ kıraathanelerinde hoşkin masalarında zaten dillendirilen bu fikirlerin nihayet, ülkenin geri kalanınca da dillendirilmeye başladığını görmek gerçekten güzel.

Bakın bu çözümde aleyhimize herhangi bir durum var mı? Herhangi bir şeyden feragat edip, herhangi bir ittifaka sırtımızı dönüyor muyuz? Aksine askerimizi savaşa göndermiyoruz. Üstüne üstlük; Türkiye’nin bütün uyarılarına rağmen YPG’yi meşru gören ABD’ye de gününü göstermiş oluyoruz. Bir taşla bilmem kaç kuş yani. E o halde neden ısrarla bu yol seçilmiyor peki? Bilemiyorum Altan…

Fırat Kılıcı operasyonu bir müddet daha gündemde olacak, çünkü gaz alıcı etkisi yadsınamaz durumda. Olur da ABD, YPG’den beklediği randımanı alamazsa belki de bu operasyon gerçekleşir bilemiyorum. Ama silahsız çözümler kapıdayken neden mehmetçiği ülke dışına gönderelim ki, değil mi? Neden Türkiye’yi kaybetme pahasına YPG-seviciliği yapan ABD’yle yeniden sırtsırta verelim ki?