04 Nisan 2016 – (HABER) Av. Ali BEYAZ: Cevap Verirken Soruya Dikkat Etmekte Fayda Var

Not: Köşe yazısı olmayıp, mülakat şeklinde verilmiştir.

Geçtiğimiz haftalarda yerel basınımızın tamamına yansıyan haberler silsilesi dikkatimi çekti. Samandağı’nın sorunlarına duyarlı bir vatandaş olarak kafama takılan bazı soruların siz vatandaşlarımızın da kafasına takılabileceğinden hareketle yerel basınımıza değerlendirme yapma gereği duydum.

Belki hatırlayanlarınız olur. Eskiden Uğur DÜNDAR’ın Arenasında yapılan bir fırın denetiminde sevgili Dündar fırını işletene böceklerin neden fırında gezdiğini sormuş; fırıncı ise cevap olarak böceğin bir muzun içinde Afrikadan buraya geldini söylemiş, konuyu çarpıtmak için kendini dünya aleme rezil etmişti. Alakasız gibi oldu biliyorum ama neden bu anıyı anlattığımın az sonra anlaşılacağını umuyorum.

Yerel bir gazetemizde 24 Mart günü yayımlanan bir haberde; Belediyemizin önderliğinde, sorunları bir türlü bitmek bilmeyen çilekeş Tekebaşı Mahallemizde spor tesisi yapılacağı müjdesini aldık. Akabinde ertesi gün (25 Mart) başka bir yerel gazetemizde de spor tesisinin yapılacağı yerin bir vatandaşımız tarafından yıllarca ecrimisil ödenerek tarım amaçlı kullanıldığı ve projenin aslında Gençlik ve Spor Bakanlığına ait olduğu ve başkaları tarafından sahiplenildiği iddia edildi. Son olarak ise 01 Nisanda 2 farklı yerel gazete birbirinin aynı iki haber yayınlandı. Haberler, Tekebaşı’nda yaşayan başka bir vatandaşımızın projeyle ilgili değerlendirmelerini içeriyordu.

Vatandaşımızın açıklamalarını okudum, fakat istediğim cevapları ne yazık ki bulamadım. Fularımı takıp yeniden okudum ama yine beceremedim. Sorun bende olsa gerek; o kadar detaylı açıklamalar içerisinde projenin aslında kime ait olduğunu, aslında kim tarafından üstlenilmeye çalışıldığını mamafih anlayamadım. Ama söz konusu arazi hakkında 3 kuşak bilgi sahibi olmuş oldum o da yeter, bereket versin, Allah razı olsun. Umarım çok sevgili büyüklerimiz yukarıdaki 2 husus konusunda bizi yakın zamanda aydınlatırlar.

Son sözlerimi de yakın zamanda hayatını kaybetmiş gazeteci, büyük üstat Hasan PULUR’a mal edilen bir fıkrayla tamamlamak isterim. “Papa zamanın birinde New York’a gider. Daha uçağın kapısında gazeteciler kendisini soru yağmuruna tutarlar. Uyanık bir muhabir Papaya, New York’taki “malum” evler hakkında ne düşündüğünü sorar. New York’ta bu tarz gayri-ahlaki evler olduğunu düşünemeyen Papa bir anlık refleksle ‘New Yorkta malum evlerden var mı?’ der. Ertesi gün manşetlerde şu cümle yer alır: ‘Papa ülkeye adımını atar atmaz sordu: New York’ta malum evlerden var mı?'” Bu fıkra da “cımbızcı” anlayışla, “çamur at izi kalsın” mantığıyla hareket etmeye yeltenen basın emekçilerimize kendi içlerinden bir kardeşleri olarak bir kıssamız olsun.