Günlerdir iktidar olsun, muhalefet olsun TV TV gezip referandumdan evet çıkarsa Türkiye’nin nasıl bir rejimle karşı karşıya kalacağını izah edip duruyorlar. Ben ise değinilmemiş olana değinip, olası bir hayır sonucunun etkilerini elimden geldiğince kendimce izaha çalışacağım. İflah olmaz bir Hayırcı olarak hayır sonucunun çıkması ihtimali üzerine uzun uzun düşünmeliydim. Siyasilerde zerre kadar olmadığını düşündüğüm “toruna, çoluk çocuğa hesap verebilirlik” benim için önemli zira.
Farzedelim hakkında güvenilmez olduğuna dair onlarca haber yapılan şaibeli seçsis programına, sesi her fırsatta kısılmaya çalışan muhaliflere, eşit olmayan propaganda imkanlarına, külliye müdavimi muhtarlara, FETÖcü diye damgalanmaktan çekindiği için bir anda “en AKP’li olan” vatandaşlara ve neye oy verdiğini bilmeyen bindirilmiş kıtalara rağmen hayır çıktı referandumdan. O zaman ne olacak?
İktidar partisinden Numan KURTULMUŞ’a göre evet çıkarsa terör olayları sukunete karışacağından hayır çıkması halinde ortalığın kan revan olabileceği ihtimali zihinlerde canlanıyor. Belki de bilinç altına bu mesaj işlenen seçmen; istikrar ve barış adına evet kullanmak zorunda hissediyor, bilemiyorum. Başbakan Binali YILDIRIM’a göre ise karar milletin. Yani hayır çıksa, partisi hiç bir şey olmamış gibi yoluna devam edecek sanki. En azından bende öyle bir izlenim oluşuyor böyle duyunca. Ama nedense aklıma 7 Haziran seçimleri sonrası “milli iradeye duyulan saygı” geliyor ve gülüveriyorum:)
Olası bir hayır sonucunda, iktidarın bizi erken seçime götürmesi kuvvetle muhtemel. Bahçeli’nin yıprattığı MHP ile; siyasilerinin önemli kısmı Habur karşılamalarına, Megri Megrilere, APO’nun mektubunun okunmasına rağmen içeride tutulan HDP’nin baraj altında kalması oldukça olası çünkü. Bu durumda Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’nun hatta İstanbul-Ankara-İzmir’in bir kısmındada HDP’nin; İç Anadolu, Karadeniz, Doğu Anadolu’nun ve yine 3 büyük metropolün bir kısmında MHP’nin baraj altı kalmasıyla bütün vekilliklerin en çok oy olan diğer parti olan AKP tarafından doldurulacağı ortada. Alın size Anayası tek başına değiştirebilecek kudrete sahip 367 AKP’li vekil…
Peki ne yapılmalı? Daha doğrusu hayırcılar ne yapmalı? Vezirlikte gözü olmayan hayırcı MHP’liler, 2018’de yapılacak ve parti liderinin seçileceği kongreyi hemen referandum sonrasına çekmeliler evvela. Tabanı kızdırıp küstüren, partiyi büyük bir özveri ile baraj altına çeken Bahçeli’nin yerine tabanda büyük heyecan uyandıran ve Cumhuriyet’in değerleri ve kazanımların,a ince belli bardakta çaydan daha bağlı bir liderin seçilmesi MHP’yi baraj altından kurtarabilir.
HDP de; artık Türkiye Partisi olmakla PKK’nın siyasi kanadı olmak arasında yaşanan çatışmada Türkiye Partisi olma yolunu seçmeli. CHP’ye oy vermeyen, daha doğrusu sandığa küskün sol fraksiyonlar, bu sayede sandığa çekilebilir. Güçlü bir HDP, barajı geçme konusunda sıkıntı yaşamaz. Ama evvela yapması gereken ise partinin açık bir şekilde referandumdan hayır çıkması gerektiğini tabanına açıklaması. Zira HDP tabanının hatta HDP’li siyasilerin Cumhurbaşkanlığı sistemine sıcak baktığına ilişkin kulis dedikoduları var.
En önemli görev ise CHP’de. Ne yapıp edip referandumdan hayır çıkması için sokak sokak, kapı kapı gezip yeni sistemin neler getirdiğini halka anlatmalı. Bu da yetmez müşahitleriyle 81 ilde sandıklara sahip çıkmalı. Hayır çıkması halinde gidilme ihtimali yüksek bulunan seçime varı yoğuyla hazırlanmalı ve tek başına iktidar olunma şansını ortadan kaldırmalıdır.
Kısacası hayır çıksa bile mücadele henüz daha yeni başlıyor. Ama ilk önce yapılması gereken en önemli şey; yaşlı, hasta, öğrenci demeden gidip oy kullanabilmek. Tekrardan oylarınız hayırlı olsun…